teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

ramazan bayramının önemi 1010
teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

ramazan bayramının önemi 1010
teknisyenarif mütavazı net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

teknisyenarif mütavazı net

***teknisyenarif ***FORUM MÜTAVAZI ***** (her türden her telden mütavazı konular)
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Lütfen emeğe saygı eğer okuduğunuz mesajı beğendiyseniz teşekkür ediniz veya cevap mesajı yazınız unutmayalımki bilgi paylaştıkça çoğalır iyi eğlenceler ***MÜTAVAZI FORUM AİLESİ***
{MÜTAVAZI FORUM} Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Ekim 20, 2015 3:34 pm
Salı Ekim 20, 2015 3:33 pm
Ptsi Tem. 13, 2015 4:46 pm
Perş. Nis. 23, 2015 2:04 pm
Çarş. Ekim 30, 2013 2:13 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:22 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:21 pm
Paz Eyl. 15, 2013 4:26 pm
Perş. Ağus. 08, 2013 5:41 pm
Ptsi Ağus. 05, 2013 10:50 am

Paylaş | 
 

 ramazan bayramının önemi

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nazarboncugu
Moderatör
 Moderatör

12
nazarboncugu
34

Mesaj Sayısı : 559
Kayıt tarihi : 28/08/09
Yaş : 34


ramazan bayramının önemi Vide
MesajKonu: ramazan bayramının önemi ramazan bayramının önemi Icon_minitimeCuma Eyl. 18, 2009 7:57 am

Ramazan bayramının Önemi
Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, hislerinin müminler arasında alabildiğine canlandığı güzel günlerden biridir
O günde yardımlaşma ve kaynaşma son sınırına varır.
Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesilelerden biridir. Öyle ki, bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara bağlı kalmaz, dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. Onların bu dileğini yerine getirmek için mü'minler bayramda kabirleri ziyaret ederler; ruhlarına Kur'ân'lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları da sevindirirler.
Ramazan Bayramının mü'minler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, hergün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, özellikle Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü'minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşama imkânına kavuşurlar.

Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından İtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren rnü'minler sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir.

"Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır"(1) mealindeki hadise dayanarak Ramazan ve Kurban bayramları bayram namazlarının kılınmasıyla başlar.

Hz. Peygamber, "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir"(2) buyurmuştur.

Ramazan Bayramım da bu manada bir gün olarak kabul etmiş ve bu bayramı Ramazan orucunun iftar günü olarak nitelendirmiştir.(3) Bu sır içindir ki, Ramazan ve Kurban Bayramlarında oruç tutmak haram kılınmıştır. Bir gün önce oruç bozmak haramken, bir gün sonra oruç tutmanın haram olması, mü'minlerin düşünce ve duygu dünyasında nimetlerin gerçek Sahibini hatırlatan en etkili bir sebeptir.

Herkes bir gün önce kimin emrine uyarak oruç tutuyorsa, bugün de Onun rızasına uyarak orucunu açar. Ve Onun gerçek nimet Sahibi olduğunu hakkıyla idrak ederek, gerçek bir şükre yol bulur.

Bayram bir aylık orucun toplu bir iftarı olduğu için, günlük iftarların sünnet türünden âdabı bayramda da yerine getirilir. Nitekim orucunu tatlı bir şeyle açmayı adet edinen Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, Ramazan Bayramına da tatlı yiyerek başlarlardı. Bayram sabahında hurma gibi bir tatlı ile bir aylık oruçlarını açmadan evlerinden ayrılmazlardı. (4)

Her vesile ile bizleri ibadete ve ahiret amellerine teşvik buyuran Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, yılın iki bayram gecesinde kalkıp ibadet etmeyi tavsiye ederlerdi. Bu gecelerde uyanık bulunmanın, kalbin uyanıklığına vesile olduğunu bildirirlerdi. Bunu bir hadis-i şeriflerinde şöyle ifade etmişlerdi:
"Sevabını Allah'tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez." (5)

Bayramlar saadet asrında da bambaşka bir hava ve neş'e içinde yaşanırdı. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bayram sabahında namazgaha çıkardı. Peygamber hanımlarının da, diğer hanımlar ve kızlarla birlikte namazgaha çıkması istenirdi. Kadınlar cemaatin arka tarafında yer alırlardı.(6) Kılınan bayram namazından sonra Peygamberimizin Aleyhissalâtü Vesselam cemaate hitaben bir hutbe okuduğunu anlatan îbni Mes'ud (r.a.) devamla şöyle der:

"Resuîullah Aleyhissaiâtü Vesselam üzerine şehadet ederim ki, o namazı hutbeden önce kıldı. Sonra hutbe okudu. Daha sonra kadınlara işittiremediğini düşünüp onların yanına geldi. Onlara hatırlatmalarda bulundu, öğüt verdi ve sadaka vermelerini emretti.

Bilal de elbiselerini açmış, vermelerini işaret etmekte idi. Kadınlar yüzük, halka ve diğer kıymetleri şeyleri atmaya başladılar." (7)

Bu hadiseyi anlatan sahabilerden biri, "Kadınların bu verdikleri Ramazan Bayramı zekatı mı idî?" sualine şöyle cevap verdi: "Hayır, lakin o vakit verdikleri bir sadaka idi. Kadınlar yüzüklerini atıyor ve atıyorlardı."(ramazan bayramının önemi Icon_cool

Aynı olaya işaret eden Ebu Saidi'l-Hudri de (r.a.) bayram gününde en çok sadaka verenlerin kadınlar olduğunu anlatır.

Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın bir sevinç işaretidir. Bu bağışlanma müjdesini insanlara melekler veriyor.

Sa'd bin Evs el-Ensârî anlatıyor: Resulullah Sallal-lahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur.

Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler:
"Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.

"Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir:
"Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir."(9)

Bayram günleri sevinç günleri olduğu için, bu sevincin açıkça gösterilmesine vesile olacak meşru oyun ve eğlencelere de müsaade edilmiştir. Bu hususta Müslim'de ayrı bir bab ayrılmış ve misaller verilmiştir. Bunlardan birinde Hazret-i Âişe (r.a.) şöyle anlatır:

"Bir grup Habeşli, bir bayram günü mızrak ve kalkanlarıyla gösteriler yaparken rakseder gibi oynuyorlardı. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam beni çağırdı. Başımı onun omuzuna dayadım. Bu vaziyette onların harp oyununa bakmaya başladık. Ta onlara bakmaktan ilk vaz geçen ben oluncaya kadar."(10)

Ancak bayramdaki sevincin gaflete dönüşecek kadar taşkınlığa varmaması lazımdır. Eğlence meşru dairede olmalı ve günah unsurlarını taşımamalıdır. Esasen bayram Allah'ın bize verdiği İlahi bir ziyafettir. Bu bakımdan, bayram gününde en çok Allah'ı hatırlayıp şükretmeye ihtiyacımız vardır. Zaman şeridi içinde bayram yeni bir değişimin başı, bir dönüm noktası ve bir muhasebe vaktidir. Ömürden bir yılın daha geçip gittiğini, kabir alemine doğru bir adım daha yaklaşıldığını hatırlatan vesilelerden biridir.

"Bunun içindir ki, bayramlarda gaflet istila edip gayr-i meşru daireye sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha (Allah'ı zikretmeye) ve şükre azim tergibat (büyük teşvikler) vardır. Ta ki, bayramlarda o sevinç ve sürür nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir,, gafleti kaçırır." (11)

Nitekim büyük cemaatler halinde kılınan bayram namazları esnasında getirilen tekbirler, gafletin giderilmesine ve şükür vazifesinin yerine getirilmesine en büyük bir vesiledir. Sadece bir ülke halkının değil, yeryüzünde sayısı milyarlara varan Müslümanların hep beraber aynı anda tekbir getirdiklerini hayal ettiğimizde, karşımıza çıkan muhteşem tablo, bayramlarımızı kâinat çapında bir manaya kavuşturur. O anda adeta yeryüzü tek bir ağız olur, tekbir getirip namaz kılar gibi bir hale bürünür. Misâl âleminde birleşen o seslerin bir anda yeryüzünden yükselişi, adeta muhteşem bir koro halinde dünyamızın göklere doğru tevhidi haykırmasıdır.

Bu muhteşem manaların yaşandığı bayram günlerinde küçük meselelerden çıkan kırgınlıkların, dargınlıkların ne önemi olabilir? Onun için bayramda her mü'minin kardeşleriyle kardeşlik sözleşmesini yenilemesi, kuvvetlendirmesi, fakirlerin yardımına koşması, çocuklarını sevindirmesi lazımdır ki, o manalar yaşanan hayata geçsin.
Bayramların asıl süsü ve zineti tekbirlerdir. Getirilen her tekbir ruh ve gönüllerde manevi coşkuyu ve heyecanı canlandırır. Kulu, Rabbinin azameti karşısında yüce duygulara taşır.

Ebû Hüreyre anlatıyor:
Resulullah Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz.” (12)

Bayramlara sünnet çerçevesinde hazırlanmak bu âdeti de ibadet haline getirir, bu sevinç günlerini biri iman şuuru içinde geçirmeyi temin eder.
Bunun için sünnette yer aldığı gibi bayrama önceden hazırlanmak, temiz ve güzel elbiseleri giymek, gusletmek, misvak kullanmak veya dişleri fırçalamak, güzel kokular sürünmek, güler yüzlü olmak, namazdan önce Ramazan Bayramında hurma vb. tatlı bir şey yemek bugünlerimize ayrı bir mana kazandırır.

Asıl itibariyle fıtır sadakası olarak bildiğimiz fitre de bayram günü verilir. Ramazan ayı içinde verilmemişse fitrenin de o gün verilmesi gerekir. Zaten Ramazan Bayramının hadislerde geçen adı "İydü'I-fıtr", yani Fıtr Bayramı demektir. Yaratılışın gereği olan kulluk görevleri yapıldığı için bu adı almıştır.

Bayramların en güzel şekli tanısın tanımasın mü'minlerin tokalaşarak, kucaklaşarak birbirleriyle bayramlaşması, bayramlarını kutlaması ve tebrikleşmesidir. Saadet Asrında Sahabiler birbirleriyle "Bârekâllâhü lenâ ve leküm" diyerek bayramlaşılardı, yani "Allah bizden de, sizden de kabul etsin" dedikleri rivayet edilir.(13) Bu tebrikleşme bizim dilimizde "Bayramınız mübarek olsun, bayramınızı kutlu olsun, hayırlı bayramlar" gibi sözlerle ifade edilir.



teknisyenarif
Administrator
Administrator

12
teknisyenarif
34

Mesaj Sayısı : 6260
Kayıt tarihi : 23/08/09
Yaş : 45

https://mutavazi.yetkin-forum.com

ramazan bayramının önemi Vide
MesajKonu: Geri: ramazan bayramının önemi ramazan bayramının önemi Icon_minitimeCuma Eyl. 18, 2009 9:26 pm

ramazan bayramının önemi Bayram10

Müslümanların
iki büyük bayramından biri. Ramazan ayında tutulan bir aylık orucun
bitiminde Şevval ayının ilk üç günü müslümanların bayram günleridir.
Ramazan bayramına, o gün fıtır sadakası verilmesinden dolayı "Fıtır bayramı" adı da verilmektedir.

Resulullah
(s.a.s) Medine'ye hicret ettiği zaman Medinelilerin eğlenip neşelendiği
iki bayramları vardı. Hz. Peygamber Medinelilere özgü olan, cahiliye
izleri taşıyan bu bayramların yerine bütün müslümanların sevinip
eğleneceği İslâm'ın iki bayramını onlara haber verdi


"Allahu Teâlâ size, kutladığınız bu iki bayramın yerine, daha hayırlısını, Ramazan bayramı ile Kurban bayramını hediye etti".

Bayram,
Ramazan çıkıp bayramın başladığı Şevval hilalini görmekle, havanın
bulutlu olması durumunda da Ramazan'ı otuz gün tutmakla başlar.
Ramazan'ın yirmi dokuzunda hilal görünürse, ertesi gün Şevval'in
biridir ve bayram yapılır. (2)

Ramazan
bayramı sabahı erken kalkıp bayramın canlılığını hissetmek, diğer
günlerden farklı bir gün olduğunu görmek, cünüp olsun olmasın
guslederek temiz (mümkünse yeni) elbiseler giymek, pis kokulu
yiyeceklerden uzak durmak, ağzı misvaklayıp fırçalamak, güzel kokular
sürünmek, saçı-sakalı, tırnakları ve vücudun diğer yerlerindeki kılları
sünnete uygun bir şekilde temizleyip düzene koymak, İslâm'ın adabından
olan güzel şeylerdir ve müstehabtır. Ayrıca fertlerin birbirine karşı
diğer günlerden daha fazla güleryüzlü davranması, neşeli görünmek,
topluca bayram namazına gitmek; namazdan önce varsa hurma, hurma yoksa
tatlı bir şey yemek; bunun da bir, üç, beş gibi tekli olmasına dikkat
etmek; namaza giderken Allah'ı zikretmek, karşılaşılan müslüman
kardeşlerle selamlaşıp bayram sevincini paylaşmak, bu günü daha bir
anlamlı kılacak davranışlardır ve Hz. Peygamber'in sünnetleridir. Yakın
akrabaların birbirini ziyaret edip sorması, ihtiyaç içinde olanlara
yardımcı olunması gerekir. Ana-babayı unutmamak, hiç olmazsa bayram
günlerinde kendilerini ziyaret edip gönüllerini almak müslüman
evlatların terketmemesi gereken dinî bir yükümlülüktür.


Zengin
olunsun fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka vermek,
daha fazla müslümanla karşılaşıp sevinci paylaşmak için namaza gidilen
yoldan gelmeyip başka bir yoldan dönmek sünnettir. Sadakaların dışında,
üzerlerine vâcib olan müslümanlar, bayram namazından önce "fitre" adı
verilen fıtır sadakalarını verirler. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre
sadaka-i fıtır farz, Hanefi mezhebine göre vâcibdir (3).
Bayram namazından sonra müslümanların birbirleriyle bayramlaşıp
musâfaha yapmaları, kucaklaşmaları İslâm'ın hoş karşıladığı güzel
geleneklerdir.


Sabah namazından sonra bayram namazına kadar hiç bir namaz kılınmaz. Bu konuda İbn Abbâs'tan gelen bir rivâyet şöyledir: "Nebiyyi Ekrem (s.a.s) fıtır bayramı günü yalnız iki rekât kıldırıp ondan evvel de sonra da hiç bir namaz kılmadı..." (4)

Bayram namazının cami-mescid gibi kapalı yerler yerine açık alanda, geniş ve düz bir meydanda kılınması sünnettir.
Medine'ye bin arşın uzaklıkta bir yer vardı ki buraya "Musallâ" adı
verilmişti. Bayram namazları da burada kılınırdı. Ebû Saîd el-Hudrî
diyor ki: "Resulullah fıtır bayramı ile kurban bayramı günlerinde
Musallâ'ya çıkardı. İlk başladığı şey namaz olurdu. Sonra namazdan
çıkıp, cemaat saflarında otururken ayakta onlara dönüp vaaz eder ve
istediklerini tavsiyede bulunurdu. Abdullah b. Sâib şöyle anlatır: "Resulullah
(s.a.s) ile bayram namazında bulundum. Namazı bitirince; Biz hutbe
okuyacağız, dinlemek isteyen otursun dinlesin, gitmek isteyen de
gidebilir"
buyurdu (5)


Bayram
namazlarında ezan okunmaz. Bu konuyla ilgili pek çok hadis vardır.
Ancak, halkın namazı kaçırmaması için çağrı yapılabileceği yönünde
mürsel hadisler de vardır. Örneğin, "Resulullah, bayramlarda essalâtü
câmiah (Topluca namaz kılmaya buyrunuz) diye nidâ etmeyi müezzine emir
buyurmuşlardır... Dolayısıyla bu rivâyeti kabul edip 'namaza gelin'
gibi sözlerle namaza çağırmak mekruh olmaz. Ancak "Hayyaalessalah" gibi
ezan cümleleriyle nidâ edilirse bu mekruh olur" (6) diyen âlimler de vardır.


ramazan bayramınız mubarek olsun
teknisyenarif
Administrator
Administrator

12
teknisyenarif
34

Mesaj Sayısı : 6260
Kayıt tarihi : 23/08/09
Yaş : 45

https://mutavazi.yetkin-forum.com

ramazan bayramının önemi Vide
MesajKonu: Geri: ramazan bayramının önemi ramazan bayramının önemi Icon_minitimeÇarş. Eyl. 08, 2010 6:01 pm


Ramazan bayramı (asla şeker bayramı değil), Şevval ayının birinci günüdür, bu günde oruç tutmak câiz değildir. Ramazan'ın 29. gününün akşamı hilâl beklenir, görüldüğü takdirde ertesi gün bayram yapılır. Bazen ay otuz gün çektiği için 29. gün hilâl görülmezse bir gün daha oruç tutulur ve ertesi gün -başta hatâ yapılmamış ise- mutlaka hilâl görülecek ve bayram yapılacaktır. Günümüzde insanların hilâl gözlemesine gerek yoktur, bu iş ilgili kurumlarca yapılmakta ve günler ilân edilmektedir.

Ramazan bayramı gecesi ve sabahı ilâhî rahmetin her tarafı doldurup taşırdığı müstesna zamanlardır. Bayram namazına giderken bulunabilirse birkaç hurma yemek, câmîye giderken başlayıp hutbeye kadar zaman zaman tekbir getirmek sünnettir. Bayram namazına erkekler gibi kadınlar ve çocuklar da giderler. Hattâ âdet gören kadınların bile namaza katılmaksızın namazgâhın kenarında durmaları ve duaya, feyiz ve berekete katılmaları tavsiye edilmiştir. Zorluk ve engel bulunması halinde bayram namazı evde ve tek başına da olsa kılınabilir. Namazın vakti, bayram günü güneşin ufuktan üç metre kadar yükselmesiyle başlar, öğleye kadar (zevâl vaktine kadar) devam eder.

Bayram günleri tebrik, ziyaretleşme ve nezih bir şekilde eğlenme günleridir. Sırf insanlardan, ziyaretleşme külfetinden kaçmak için bayramda şuraya buraya gitmek en azından bayrama saygısızlıktır, bencilliktir, rahatı sünnete tercih etme kabalığıdır.

Bayram günlerinde ziyaretleşmeler yapılmalı, özellikle çocuklara hediyeler verilerek sevinmeleri sağlanmalı, yoksulların yüzleri güldürülmelidir. Keşke mümkün olsa da ziyarete gidilen yere tatlı vb. şeyler götürme âdeti kaldırılsa; çünkü hem israfa sebep olmakta hem de bazı bütçeler için külfet, dolayısıyla ziyaret engeli oluşturmaktadır.

Bir bayram günü Hz. Âişe annemiz, genç kızlara tef eşliğinde millî şarkılar söyletiyor ve dinliyordu. Bu esnada Efendisi de (s.a.v.) onun dizine başını koymuş istirahat ediyordu. Babası Ebû Bekir geldi ve Peygamber evinde müzik icrâsını uygun bulmayarak engellemek istedi, Peygamberimiz "Bırak çalsınlar, bu bizim bayram günümüz" dedi.
teknisyenarif
Administrator
Administrator

12
teknisyenarif
34

Mesaj Sayısı : 6260
Kayıt tarihi : 23/08/09
Yaş : 45

https://mutavazi.yetkin-forum.com

ramazan bayramının önemi Vide
MesajKonu: Geri: ramazan bayramının önemi ramazan bayramının önemi Icon_minitimeC.tesi Ağus. 18, 2012 8:17 pm

ramazan bayramımız tüm türk ve islam alemine hayırlara vesile olmasını yüce allahtan niyaz edeiyorum bayramımız mübarek olsun
 

ramazan bayramının önemi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
teknisyenarif mütavazı net :: ******İSLAMİ BÖLÜM***** :: ***İSLAM VE İNSAN BÖLÜMLERİ*** :: Bayramlar, Özel gün ve geceler...-
Yetkinforum.com | Bilişim ve Internet | Computers | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar