teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti 1010
teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti 1010
teknisyenarif mütavazı net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

teknisyenarif mütavazı net

***teknisyenarif ***FORUM MÜTAVAZI ***** (her türden her telden mütavazı konular)
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Lütfen emeğe saygı eğer okuduğunuz mesajı beğendiyseniz teşekkür ediniz veya cevap mesajı yazınız unutmayalımki bilgi paylaştıkça çoğalır iyi eğlenceler ***MÜTAVAZI FORUM AİLESİ***
{MÜTAVAZI FORUM} Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Ekim 20, 2015 3:34 pm
Salı Ekim 20, 2015 3:33 pm
Ptsi Tem. 13, 2015 4:46 pm
Perş. Nis. 23, 2015 2:04 pm
Çarş. Ekim 30, 2013 2:13 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:22 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:21 pm
Paz Eyl. 15, 2013 4:26 pm
Perş. Ağus. 08, 2013 5:41 pm
Ptsi Ağus. 05, 2013 10:50 am

Paylaş | 
 

 Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
teknisyenarif
Administrator
Administrator

12
teknisyenarif
34

Mesaj Sayısı : 6260
Kayıt tarihi : 23/08/09
Yaş : 45

https://mutavazi.yetkin-forum.com

Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti Vide
MesajKonu: Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti Icon_minitimeÇarş. Kas. 25, 2009 6:54 pm

Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti Image00113




93
Harbi olarak bilinen 1877-1888 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Ruslar batıda
İstanbul yakınındaki Yeşilköy’e kadar geldiler. İstanbul’un da düşmesi
an meselesiydi. Doğuda ise Erzurum’u koruyan Aziziye tabyaları’nın
birkaçını ele geçirirler.

Sultan Abdülhamid Han’ın başkanlığında toplanan mecliste bir kısım
ümera ve vezirler İstanbul’un terk edilerek, aile ve çoluk
çocuklarıyla adalara gitmeyi teklif ederler. Abdülhamid Han büyük bir
basiret ve cesaretle bu teklifleri reddeder.

Sultan Abdülhamid Han, meclis toplantılarına iştirak eden bir
zata, kendi eli ile yazmış olduğu ve son zamanlarda bulunan mektubunda
özetle şöyle diyor:
“Cülusumuzdan,
istifanıza gelinceye kadar Mabeyn-i Hûmayun’da ve Bâb-ı Seraskerî’de
akdolunan meclislerin hepsinde hazır bulundunuz. Ruslar’ın Ayestefanos
(Yeşilköy) da bir kuvvete malik oldukları halde, devlete bir çok
tekliflere kalkıştıkları vakit, riyasetimiz altında toplanan mecliste,
vükela, vüzera ve ümera (vekiller ve amirler) :
“Aile ve evladımızı alıp adalara gidelim” Dediklerinde donanmanın terki
ve Rusya askerinin şehri istilâları tekliflerinde, Cenâb-ı Hak’ tan
başka kimsenin yardımına mazhar olmayıp her türlü fedakarlığı göze
alarak Allah’ın izni ve Peygamber’in ruhaniyetinin yardımı ile, devleti
büyük bir felaketten kurtarmaya muvaffak olduğumuzu hiçbir vicdan ve
insaf sahibi inkâr etmez.


Garezkâr olanlara “ Hasbinallah venimel vekil” den başka söz
denilmez. Bu gibilerin Kısas-ı İlâhîye duçar oldukları görülerek
teselli bulmaktayız.”

Ordusuz Olmaz

Sultan Abdülhamid Han’ın orduya yaptığı harcamaları çok görüp kendisini tenkit edenlere karşı da mektupta şöyle demektedir:

Üçbuçuk milyon nüfusu geçmeyen Bulgarlar, askere bir milyon sarf ettikleri ve Sırp, Yunan dahi böyle olduğu halde: “Biz çok asker besliyoruz, memleketi jandarma ile idare etmeli” diye terakkiperver (İlericiler) denilenler tarafından sözler söylenmektedir. Bunlar: “Asker beslemek mülkün imarı ile olur. Mülkü imar ettikten sonra askeri çoğaltmalı,”
diyorlar ki; bu fikirde bulunanlar bir devletin himayesine girmeyi göze
almış, kendilerinde dinî ve mîllî bir his kalmamış ve şahsî
menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyenlerdir.


Bir çiftliğe sahip olan kimse korucu ve kelp tedarik etmeden evvel,
ziraat ve imara mesai sarf etmez. Çünkü korucusu olmasa; ya yabâni bir
hayvan çiftliğe zarar verir veyahut bir başkası gelip orayı sahipsiz
sayarak ondan istifadeye kalkışır. Bunun için evvela; bir korucu
lazımdır ki çiflikte bulunan işçiler emniyet içinden çalışsınlar. Ve
hariçle alış-veriş edecek olurlarsa değeri ile mal alıp versinler.
Fakat, müdafaa edecek kuvvete sahip olmazlarsa komşuları ile
edecekleri alış-verişlerde onların ağır ve zararlı tekliflerini kabule
mecbur olurlar. Çiftlik muntazam bir halde bulunmaz.

Devletin hali de bunun gibidir. Kuvvet olursa kapilatasyonlar da yavaş yavaş kalkar. Ve gümrük muahedeleri de değiştirilir. Yabancılara
verilen imtiyazlar kuvvet sayesinde hafifletilir ve sözde kalır.
Devlet itibarı o nisbette artar ki dahili işlerimize harici işler
karışmaz ve kalkınma o nisbette kolaylaşır.

Erzurum’da Tehlikedeydi

93
Harbinde Ruslar doğuda da Erzurum yakınlarına kadar gelmişlerdi. Hatta
şehri savunan Aziziye Tabyalarından birkaçını ele geçirmişlerdi.
Erzurum halkında büyük bir korku ve huzursuzluk başlamıştı. Bu sırada
Rus ordusunun başkomutanı 5 Kasım günü doğu cephesi komutanı Gazi Ahmet
Muhtar Paşa’ya, bir elçi göndererek teslim olması için teklifte
bulundu. Rus başkomutanı elçi ile gönderdiği mektupta şunları yazıyordu:

“Siz
ve askerinizin tutar yeri kalmadı. Beyhude yere kan dökmemek için
Erzurum kalesini teslim ediniz. Aksi halde şehriniz ve istihkâmlarınız
tahrip edilecek, çoluk çocuğun vebali üzerinize olacaktır.”


Erzurum Mutlaka Savunulsun

Bu sırada Sultan Abdülhamid Han Erzurum’un müdafaa edilmesi için Gazi
Ahmet Paşa’ya aşağıdaki telgrafı gönderir, Ahmet Muhtar Paşa bu
telgrafı Erzurum halkına duyurur.
Padişah telgrafta şöyle demekteydi: (sadeleştirilmiş)

“Bugün
bulunduğunuz yer Asya’nın en önemli noktası ve düşmanın göz diktiği
yerdir. İşte bu yer büyük bir tehlikede bulunuyor. Allah esirgesin bir
vakitten beri ordumuzda görülen dağılma ve çöküntüler bu defa da vukua
gelir ve Erzurum’a bir zarar olur ve Erzurum istilaya uğrarsa böyle
elîm bir olayın devletin maddi ve manevi varlığında açacağı yaraları
size anlatmaya lüzum yoktur. Şu halde asıl iş görecek ve devletin
üzerinizdeki nimet hakkını gözetip milletimizin sizden beklediği şerefi
ispat edecek gün, bugündür. Namus ve şerefi muhafaza edemezsek, bu,
kıyamete kadar tarihimizden çıkmayacak askerlik şerefimize sürülmüş
acıklı bir leke olacaktır…”


Bunun
üzerine kadın - çocuk, genç – ihtiyar bütün Erzurumlular silaha
sarılarak Aziziye Tabyasına giren düşmanı tabyalardan söküp atar.
Yarım gece ve bir gün süren kanlı savaş sonunda düşman 2300 ölü verir.
Bizim şehit sayımız ise 1000’i bulmaktaydı. Bunlardan 600’ünü asker ve
subaylar, 400’ünüde sivil Erzurum halkı teşkil ediyordu.

Böylece Sultan Abdülhamid Han’ın yüksek dirayet ve firasetiyle, Erzurum ve İstanbul düşman işgaline uğramaktan kurtuldu.
Kaynak:

Sadi Borak - II. Sultan Abdülhamid’in Yayınlanmamış Bir Mektubu (Hayat Tarih Mecmuası)
Ertan Ünal - Aziziye Zaferi (Hayat Tarih Mecmuası)
 

Sultan Abdülhamid Han'ın, Büyük Basiret ve Cesareti

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
teknisyenarif mütavazı net :: *****EDEBİYAT BÖLÜMÜ***** :: ***EDEBİYAT*** :: Osmanlı Köşesi-
Bedava forum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar