| Konu: Osmanlı'nın Unutulup Giden Bayram Adetleri C.tesi Kas. 13, 2010 5:47 pm | |
| Osmanlı'nın Unutulup Giden Bayram Adetleri Yulardan Çekiştirmek Dahi
Suç Sayılırdı
Osmanlı'da kurbanlık hayvanın kimi zaman bir yıl öncesinden
alındığını söyleyen Tarihçi Yazar Ziya Demirel, kurbanlıkların,
alındıktan sonra boyandığını ve kesime kadar itinayla beslendiğini
ifade etti. Demirel, bugün izlenen 'Kurbanlık hayvana eziyet'
anlamına gelecek en ufak hadiseden ecdadın kaçındığını,
''hatta bir kurbanlık hayvanın yularından çekiştirmenin''
bile suç sayıldığını anlattı.
Bayram öncesi Saray'dan halka duyurulan
Padişah Tembihnamesi ile ''Bayram öncesi temizliğin
emredildiğini ve kurbanlık tercihi ile kesiminde dikkate
alınması gereken hususların halka duyurulduğunu''
söyleyen tarihçi Demirel,
-- ''Bayram öncesi bu tembihnamenin ardından her yer
pırıl pırıl olurdu.'' dedi. Demirel, kurban keserken
Hz. İsmail'i düşünerek kurbana insanca muamele
edilmesi gerektiğini hatırlattı.
''Saraydan Bayram Tembihnamesi''
Osmanlı'da padişahın bayram öncesinde
bir tembihname yayınladığını söyleyen Demirel,
köylere kadar iletilen bu belgenin bayram süresince
ülkede yapılacak düzenlemeleri, güzellikleri, temizlikleri
içerdiğini söyledi.
Bayram'dan önce konaklarda, evlerde ve saraylarda
mutlaka bir temizliğin başladığını ifade eden Demirel,
-- "Her yerde bir temizlik başlıyor. Hatta bayramlarda
toplum ahlakını bozmayacak şekilde nasıl hareket
edileceğine ve görevlilerin bunu nasıl sağlayacağı yer
alıyor bu tembihnamede. Her Osmanlı ailesinde evlerde
bayram temizliği başlıyor. Dolaplardan yeni elbiseler
çıkarılırdı. Bu nedenle bayrama toplu bir hazırlık ruhu
yakalanırdı. Çeşmeler, sokaklar, konaklar elden geçiriliyor.
Yani bu temizlik sadece haneye ait değil, çarşıya
pazara da sirayet ediyor. Çarşıda pazarda satılan
malların daha temiz olması söz konusu oluyor."
sözlerini ekledi.
Yayınlanan tembihnamelerde, özellikle insanların
bayram süresince neler giymesi gerektiğinin yer aldığını
söyleyen Demirel, toplumun genel örf ve adetinin dışına
çıkılmamasının dikkate alındığının altını çizdi.
O dönemde şatafatın da miskinliğin de hoş görülmediğini
söyleyen Demirel, ikisinin ortası bir düzen yakalandığı için
herkesin bundan mutlu olduğunu ifade etti.
''Padişah Koyun Yada Koç Keserdi''
''Günümüzde kurbanlıklarda büyükbaş hayvan
tercih edilirken, Osmanlı genellikle küçükbaş kesmeyi
tercih etmiştir'' diyen Demirel, küçükbaş hayvanın
üremesinin daha kolay olduğuna dayanarak,
böyle bir uygulamaya gidildiğini söyledi.
Demirel,
-- "Küçükbaş, yılda bir yavru verirken büyükbaş
birkaç yılda bir üreyebiliyordu. Hatta padişah bizzat
koyun ya da koç kestiriyordu. Padişaha bakanlar da
bunu görüyorlardı." dedi.
Bu durumun ikinci sebebini Demirel, Osmanlı'da
koyun etinin daha makbul olmasına bağlarken,
o dönemde sığır etinin günümüzün aksine
daha ucuz olduğunu sözlerine ekledi.
"Bayramlar da
Veresiye Defterini Zenginler
Kapatırdı"
Demirel, günümüzde 'Veresiye Defteri' olarak
nitelendirilen ve Osmanlı Devleti'nin dünya
medeniyetine kazandırdıkları arasında farklı
bir yer taşıyan 'Zimem Defteri'ne de değindi.
Demirel,
-- 'Zimem Defteri'ni bayramlarda alışveriş yapıldıktan
sonra ödeme güçlüğü çekenlerin borçlarını toplumun
zenginleri tarafından defterdeki belli sayfaların borçlarını
miktarını bilmeden ödemeleri şeklinde açıkladı.
Ödemeyi yapan kişilerin, haklarına razı bir şekilde
o sayfalarda miktar neyse ödediklerini söyleyen Demirel,
-- "O dönemde bu durumu suiistimal edenler de
çıkmış olabilir, ancak Osmanlı Devleti'nin temel
dayanak noktasının adalet olması Osmanlı'nın
uzun yaşamasını sağlamıştır." diye konuştu.
''Bayramlıklarıyla Sokağa Çıkan
Çocuklara
"Arife Çiçeği" denirdi''
Bayramların bilhassa çocuklar için ayrı bir yeri olduğuna
değinen tarihçi Demirel, ''bayramlıklarıyla sokakta gezen
çocuklara halk, arife çiçeği derdi.'' dedi. Demirel,
Osmanlı'dan gelen 'Arife Çiçeği' kavramını, bayramdan
birkaç gün önce yapılan alışverişten sonra çocukların
sabırsızlanarak giysilerini bayramdan 1 gün önce yani
Arife günü giyerek dolaşması olarak açıkladı.
''Padişah önce
Annesi ile Bayramlaşırdı''
Demirel, Osmanlı'da bayram tebriklerinin
'Saray' ve 'Halk' şeklinde olarak 2 şekilde olduğunu söyledi.
Saraydaki törenin, dünyanın 'en tatlı acı tören geleneği'
olarak değerlendiren Demirel, Osmanlı'daki tören geleneğinin
çok ağır olmasına rağmen herkesin zevk aldığını söyledi.
Osmanlı'da Sultanın bayram namazı için camiye gelişiyle
başlayan bir tören anlayışına sahip olduğunu dile getiren
Demirel, bütün Osmanlı padişahlarının bu duruma riayet
ettiklerini ifade etti. Demirel, Saraya dönen padişahın
önce annesinin elini öpüp ardından diğer aile efradıyla
bayramlaştığını söyledi. Padişahın, bayram tebriğinin
ardından güzel işlemeli keselerle çocuklara para saçarak
onları sevindirdiğini söyleyen Demirel, padişahların
yeniçeriye ayrı bir ihtimam gösterdiklerini söyledi.
Bütün devlet erkanıyla bayramlaşan padişahın
Ehl-i Beyt'e ayrı bir özen gösterdiğini de ekledi.
Bayram Namazı Sonrası
Mezarlık ziyareti yapılırdı.
Bayram namazından sonra mezarlık ziyareti yapıldığını
söyleyen Demirel, Osmanlı medeniyetinin şekillenmesinin
'Akl-ı selim, Kalb-i selim ve Zevk-i selim' olarak
3 sac ayağı olduğuna dikkat çekti. Demirel,
-- ''Cami, mezarlık ve ev.
Bunlardan mutlaka şehirlerde ya da köylerde cami vardı
ve mezarlıklar da buralara çok uzak yapılmamıştır ki
dünyevileşme, sekülerleşme olmasın.''
diye konuştu.
Büyük merkezlerde, mutlaka küçük de olsa bir kabristan
bulunduğuna dikkat çeken Demirel, buraların namaz sonrası
ziyaret edilmesinin uhrevileşmeyi sağladığına dikkat çekiyor.
Demirel, bu ziyaret yolu üzerindeki ev sahiplerinin de yemek
hazırlayarak ziyaret dönüşünde misafir ağırladığını söyledi.
''Kurban Eti Hemen Yenmezdi''
Kurban etinin biraz dinlendirildiğini söyleyen Demirel,
kanlı etin yenmesinin İslam dininde caiz olmadığını hatırlattı.
Demirel, kurban etinin 3'e bölündüğünü ifade ederek, bunu,
kendi aile efradı, fakirlere dağıtma, eş ve dostlarıyla paylaşma
olarak açıkladı. Osmanlının et bekletme geleneğinin olmadığına
dikkat çeken Demirel, Kurban Bayramı'nın öncelikle İslam alemine
ve bütün dünyaya mutluluklar getirmesi temennisinde bulunurken,
insanlar birbirlerini ziyaret etmelerini, özellikle yaşlı insanları ziyaret
etmeleri konusunda hassas olmalarını dile getirdi.
Demirel,
--"Kurban keserken Hz. İsmail'i (a.s) düşünerek
kurbana insanca muamele etmelerini
hatırlatmayı da ihmal etmedi. Kazım Canlan / CİHAN Sevgili dostlarım,
bu vesile ile,
Mübarek Kurban bayramınızı kutlar;
Rabbimden,
sevdikleriniz ile nice bayramlara
erişmenizi dilerim. "Allah'ın rahmet ve selamı üzerinize olsun." |
|