Yavuz Sultan Selim Alevi Katliamı Yaptı İftirası (yanlış bilinenler)

**Administrator**

Yavuz Sultan Selim Alevi Katliamı Yaptı İftirası

Osmanlı Padişahları müslümandırlar ve kendi idare ettikleri devlette de İslam Hukuku'nu tatbik etmişlerdir. İslam Hukuku'nda ise , kafirlerle yapılan savaşlarda dahi katliam yani soykırım yapmak haramdır. Zira, Hz. Muhammed (s.a.v), savaş halinde dahi, çocuklar, kadınlar, din adamları ve yaşlılar gibi 7 grup insanı katletmenin caiz olmadığını bütün komutanlarına talimat olarak vermiştir.

Yavuz Sultan Selim Trabzon ve Amasya Valisi iken doğu komşu ülke olan Safevi Devleti bilindiği gibi Şii ve Alevi kökenliydi. Türkmen Şah İsmail tarafından yönetiliyordu. Halkının %80’i Acem yani İranlı . Yavuz Sultan Selim, Safevi Devletinden gelen Batinilik ve Alevilik akımını yakından hissetmiştir. Osmanlının doğu bloğunu oluşturan Türkmenler, Safevi Devletine yakınlaşmaya başlamıştır.

Şah İsmail’i kurtarıcı olarak kabul eden Kırşehir, Tokat, Amasya, Yozgat ve Çorum çevresindeki Aleviler tarafından Osmanlıya karşı Şahkulu İsyanı başlamıştır. İsyancılar kendilerini Kızılbaş Ordusu olarak tanımlıyordu. Şahkulu yaklaşık 10 bin kişiyle isyana öncülük etmiştir. Bu isyanlarda Anadolunun birçok yeri yakıp yıkılmıştır. Sonunda devlet olaya müdahale ederek Şahkulu İsyanı bastırılmıştır.

Yavuz Sultan Selim, Doğu’da namağlup unvanına sahip Şah İsmail’in adamlarının Tokat’ı ele geçirip kendi adına hutbe okuttuğu, hatta Kütahya önlerine kadar geldiği, Bursa’yı tehdit ettiği ve Rumeli’deki kardeşleriyle buluşmalarına ramak kaldıkları bir ortamda tahta çıkmış buldu kendisini ; Üstelik de bir Osmanlı şehzadesi olan yeğeni Murad, şiiliği kabul etmiş ve Şah İsmail’in yanına kaçmıştı. Yani Safevi etkisi, bırakın halka yayılmayı, bizzat saraya kadar girmişti.

Şah İsmail doğudaki Türkmen Alevileri, Osmanlıyı çökertmek için araç olarak kullanmaya çalışmıştır. İsmail’in gerçek niyetinin Osmanlıyı Şii bir devlete dönüştürerek bir darbede başına geçmek olduğu ve bu uğurda çalıştığı bir gerçektir.
Bunun üzerine Yavuz, hem İran’a insan kaynağı sağlayan göçü önlemek, hem de Safeviler üzerine düzenleyeceği seferde arkasını sağlama almak için Şah İsmail’e bağlılıkları, sadece dinî bir inanç olma çizgisini aşarak, para yardımı, asker olarak gidip ordusuna katılma, Kızılbaşlık propagandası yapmak ve şaha casusluk etmek gibi yollarla hizmet ettikleri sabit olanlar hakkında kovuşturma başlattı. Tutulan defterlere eylemlere karışmış 40 bin Kızılbaş’ın adının geçirildiği, bunların tutuklanıp sorguya çekildiği bilinmektedir. Suçlu bulunanlar elbette idam veya hapisle cezalandırılmıştır.

İşte o 40 bin kişi, bu kovuşturma maksadıyla fişlenen ve yakalanan casuslar, düşmana yardım ve yataklık yapanlar, daha önce Şah İsmail’in ordusunda savaşmış olanlar, propagandasını yapanlardı. Ve hepsinin öldürüldüğüne dair en ufak bir kanıt olmadığı bir gerçektir.

40 bin aileyi, yani ortalama 200 bin nüfusu ilgilendiren böylesine büyük çaplı bir ‘katliam’ın belgelere de bir şekilde yansıması gerekmiyor muydu? İşte Alevi kökenli olduğu bilinen tarihçi Mustafa Akdağ, “Yavuz Selim’in o zaman, Kızılbaş mezhepli 40 bin kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır… Ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. Çünkü, bu Padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. Bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. Eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi.” sözleriyle bu balonu patlatıyor. (Türkiye’nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, 2, Tekin Yay., 1979, s. 154)

Sonuç olarak Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde Sina Çölünü geçerken yaşanan hadiseler bilinmektedir. Bu derece manevi övgülere ve de mucizelere Mazhar olmuş çok büyük bir zat, manevi makamda Evliya olan bir zatın İslam’da en büyük yasaklardan biri olan ırkçılık, soykırım, haksız yere adam öldürme gibi yollara başvurmuş olması tam bir çelişkidir. Bu iftirada, diğer atılan iftiralardan sadece biridir. Lütfen artık ecdadımıza iftira atmayı ve küfür etmeyi bırakalım.
Saygılarımla…