teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? 1010
teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? 1010
teknisyenarif mütavazı net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

teknisyenarif mütavazı net

***teknisyenarif ***FORUM MÜTAVAZI ***** (her türden her telden mütavazı konular)
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Lütfen emeğe saygı eğer okuduğunuz mesajı beğendiyseniz teşekkür ediniz veya cevap mesajı yazınız unutmayalımki bilgi paylaştıkça çoğalır iyi eğlenceler ***MÜTAVAZI FORUM AİLESİ***
{MÜTAVAZI FORUM} Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Ekim 20, 2015 3:34 pm
Salı Ekim 20, 2015 3:33 pm
Ptsi Tem. 13, 2015 4:46 pm
Perş. Nis. 23, 2015 2:04 pm
Çarş. Ekim 30, 2013 2:13 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:22 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:21 pm
Paz Eyl. 15, 2013 4:26 pm
Perş. Ağus. 08, 2013 5:41 pm
Ptsi Ağus. 05, 2013 10:50 am
Similar topics

Paylaş | 
 

 Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
teknisyenarif
Administrator
Administrator

12
teknisyenarif
34

Mesaj Sayısı : 6260
Kayıt tarihi : 23/08/09
Yaş : 45

https://mutavazi.yetkin-forum.com

Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? Vide
MesajKonu: Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? Icon_minitimePaz Ocak 30, 2011 7:50 pm

Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı?
Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı? 17985911
Kanuni Sultan Süleyman'ın kendi Sadrazamı ve damadı Lütfi Paşa, Kanuni’nin “Uçar bir kadırgası vardı ki”, der, “Nuh’un gemisinden idi tahtası”. Bu, Osmanlı’daki “tarihî derinliğin” Kanuni’nin dünyasına yansıması değil midir?

Yorulmak bilmeyen o ateşîn ruhun nasıl yatak odasından çıkmayan bir sefihe dönüştürüldüğünü görüyoruz. Necip Fazıl’ın deyişiyle, insanın maymundan geldiğini bir türlü ispatlayamadılar ama bir filden nasıl fare çıkabileceğini mahut diziyle görmüş olduk.

Bugün Kanuni’nin sadece bir tek seferinden bile ne cevherler edinilebileceğini göstereceğim.

Genç Süleyman 25 yaşında tahta çıktığında kendine iki hedef koymuştu. Büyük dedesi Fatih, sadece 2 seferinden eli boş dönmüştü: Belgrad (1456) ve Rodos (1480) seferleri. Onun başaramadıklarını başarmak için yola çıkacak ve ilk amacına tahta oturduğu yıl ulaşacaktı.

1522 yılının Haziran’ında görkemli bir donanma Rodos’a çıkarma yaparken, kendisi karadan Marmaris’e ilerleyecek ve Ramazan’ın 4′ünde oruç ağız adaya ayak basacaktı. İlginçtir, “Şeytan Kulesi”yle meşhur adaya padişahı “Yeşil Melek” adlı bir gemi götürüyordu.

Peki kimdi düşman? Selahaddin-i Eyyubi Kudüs’ü geri alınca Kıbrıs’a kaçan iki Hıristiyan askerî tarikatı vardı. Bunlardan birisi, Tapınak (Templar) Şövalyeleri tarikatıydı, diğeri Hospitaller ya da St. John Şövalyeleri tarikatı. Kurulma amaçları, Kudüs’ü yeniden fethetmekti.

Hospitaller Şövalyeleri Kudüs’ten kaçınca önce Kıbrıs’ta mekân tutmuşlar, 1309 yılında ise Rodos’a egemen olmuşlardı. Hatta bir ara İzmir’i de ele geçirmişlerdi. Onları İzmir’den söküp atmak, o sırada Anadolu’da bulunan Timur’a nasip olacaktı.

1312′de Tapınak Şövalyeleri tarikatı Papalık tarafından yasaklandı, malı mülkü de Rodoslu kardeşlerine kaldı. Böylece Kanuni’nin 2. seferini düzenlediği Rodos adası, yeraltına çekilen Tapınakçıların da sığınaklarından biriydi. İngiliz, Fransız, İtalyan, Alman, İspanyol, Portekizli seçkin savaşçılar Akdeniz’de korsanlık yapıyor, rehineler alıyor, ticarete giriyor, ciddi bir para trafiğini yönlendiriyor, hatta bankerlik yapıyorlardı.

Nitekim Cem Sultan da vaktiyle onlara elini verip kolunu kaptıranlardan olmuştu. Kendisini Selanik’e çıkarmaları için anlaşmışlardı ama onlar götürüp Fransa Kralı’na, ardından Papa’ya kiralamışlar, bir yandan da kardeşi Sultan Bayezid’den her yıl yüklü bir meblağ koparmışlardı.

Bu sırada Bizans’tan Topkapı Sarayı’na intikal eden ve Hz. Yahya’nın eli olduğuna inanılan bir kemiği de istemişler, Bayezid de vermek zorunda kalmıştı. Ne var ki, Kanuni bunu unutmamış, dedesinin verdiği “emaneti”, şövalyelerin komutanıyla pazarlık yaparken istemişse de alamamıştı. Bugün Topkapı Sarayı’nda bulunan bu el, muhtemelen Rodos’tan Kıbrıs’a gitmiş, III. Murad zamanında orada bir kilisede bulunmuş, bir asırlık aradan sonra yeniden İstanbul’a getirilmişti. (Macarlar, Mohaç’ın kaybedildiği 29 Ağustos günü için takvime baktıklarında o günün Hz. Yahya’nın başının kesildiği gün olduğunu dehşetle görmüşlerdi!)

Kanuni Rodos’u almak için tam 6 ay uğraşmıştı, gerekirse kışı da bu Akdeniz adasında geçirmeye hazırdı. Binlerce şehit verilmişti, daha da verilebilirdi. Akdeniz’in ortasındaki bu fesat yuvası ne pahasına olursa olsun temizlenmeliydi. Yalnız fesat yuvası mı? Aynı zamanda büyücülük, gizli ilimler ve Papa’nın bile tahammül edemediği kimi sapkın inançlar da yaşıyordu orada. Bir kaynakta şehrin surlarına konulan aynalardan bahsedilir. Bunlar neyin nesiydi? Öte yandan şövalyelerin başındaki Villiers de L’Isle-Adam’ın unvanı, Üstad-ı Azam’dı, yani Büyük Usta. Bu, Masonların 33 dereceli Üstadlarına verdikleri unvanın aynısıydı.

Gerçi Masonlukla bağlarını inkâr edegelmişlerdi. Zaten Fransız devriminden önce bildiğimiz manada serbest Masonluk (Farmasonluk) da yoktu. Tarikat mensupları arasında Masonik ritüel ve idealler bir sır gibi gizleniyordu. Nitekim Rodos’tan kovulup da Malta’ya gittiklerinde orada Masonluğu kuranlar da Kanuni’nin yendiği şövalyeler olmamış mıydı?

6 aylık bir kuşatmadan sonra Kanuni’den kurtuluş olmadığını anlayan Şövalyeler teslim olmaya karar verdi. 20 Aralık’ta anlaşma imzalandı. 1.500 kadar Müslüman esir serbest bırakılacak, buna mukabil şövalyeler eşya ve silahlarını yanlarına alarak 10-12 gün içinde adayı terk edecekler, halktan isteyenler kalacak, kimsenin dinine karışılmayacaktı vs.

L’Isle-Adam anlaşmayı imzaladıktan sonra Kanuni’yi ziyaret etmek istedi. Ancak o sırada Divan-ı Hümayun toplanmıştı, kapının önünde yağmur altında bir hayli bekledi, ıslandı. Toplantı bittikten sonra sırtına bir hilat giydirilerek (“gala” kelimesinin nasıl “hil’at”ten geldiğini bir gün anlatırım nasipse) huzura sokuldu. Avrupa tarihleri Üstad-ı Azam’ın, padişahın ayaklarına kapanmak istediğini yazar. 27 yaşındaki Kanuni, babası yaşındaki şövalyeyi kolundan tutarak ayağa kaldırmış ve elini öpmesine izin vermiş, yanındakilere de onu bu yaşında evinden barkından uzaklaştırdığı için “yüreğinin sızladığını” söylemiştir.

Rodos seferindeki ilginçliklere şununla son verelim: Hıristiyan St. John Şövalyeleri tam Noel günü (1 Ocak) adayı terk etmişler ve Müslümanlar da aynı gün şehre girmişlerdi. Nasıl girdikleri bence daha önemli. “Hıristiyanları bile kendilerine hayran bıraktıran bir sessizlik içinde” diyor Romanyalı tarihçi Jorga ve ekliyor: “Sanki savaşçı değil de en katı disiplin altında yetişmiş Fransisken keşişlerdi.”

Nuh’un gemisinin peşinde olan Kanuni’nin tarihî derinliği üzerinde düşünmeye değmez mi sizce de?


Mustafa Armağan
 

Kanunî Nuh’un gemisini aramış mıydı?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
teknisyenarif mütavazı net :: *****EDEBİYAT BÖLÜMÜ***** :: ***EDEBİYAT*** :: Osmanlı Köşesi-
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar