teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

osmanlı ve inanılmaz gucu 1010
teknisyenarif mütavazı net
MERHABA KARDEŞİM LÜTFEN ÜYE OLUNUZ! ZATEN ÜYE İSEN GİRİŞ YAPINIZ

ÖNEMLİ! YENİ ÜYE OLUYORSANIZ LÜTFEN MSN NİZE GELEN AKTİVAZYON LİNKİNE LUTFEN TIKLAYINIZ YOKSA GİRİŞTE HATA VERİYOR TESEKKURLER


mütavazı forum

osmanlı ve inanılmaz gucu 1010
teknisyenarif mütavazı net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

teknisyenarif mütavazı net

***teknisyenarif ***FORUM MÜTAVAZI ***** (her türden her telden mütavazı konular)
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Lütfen emeğe saygı eğer okuduğunuz mesajı beğendiyseniz teşekkür ediniz veya cevap mesajı yazınız unutmayalımki bilgi paylaştıkça çoğalır iyi eğlenceler ***MÜTAVAZI FORUM AİLESİ***
{MÜTAVAZI FORUM} Son Konular
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Ekim 20, 2015 3:34 pm
Salı Ekim 20, 2015 3:33 pm
Ptsi Tem. 13, 2015 4:46 pm
Perş. Nis. 23, 2015 2:04 pm
Çarş. Ekim 30, 2013 2:13 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:22 pm
C.tesi Eyl. 28, 2013 7:21 pm
Paz Eyl. 15, 2013 4:26 pm
Perş. Ağus. 08, 2013 5:41 pm
Ptsi Ağus. 05, 2013 10:50 am
Similar topics

Paylaş | 
 

 osmanlı ve inanılmaz gucu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
kiralfatih
üye

12
34

Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 10/11/11


osmanlı ve inanılmaz gucu Vide
MesajKonu: osmanlı ve inanılmaz gucu osmanlı ve inanılmaz gucu Icon_minitimePerş. Kas. 10, 2011 1:40 pm

''Napolyon, Osmanlı'da görev almak istemiş!''
Avrupa'nın Sezar'dan sonra yetiştirdiği en büyük komutanı olarak kabul edilen Napolyon, "dünya imparatorluğunun merkezi" dediği İstanbul'a gelerek Osmanlı ordusunda görev almak istemiş, fakat bu arzusuna kavuşamamıştı. Bu amaç için pasaportu bile hazırlanan Napolyon, kardeşi... Josef'e, "İstersem hükümet beni Osmanlı'ya iyi bir maaş ve parlak bir sefir rütbesiyle göndermeye hazır. Orada büyük Osmanlı'nın topçularını düzenlemek benim görevim olabilir" diye yazmıştı.

Fransa'nın gözü Mısır'da idi
Bu ilginin altında yatan, tabii ki öncelikle Fransız çıkarlarıydı. Akdeniz ve Orta Doğu'da İngiltere ve Rusya'nın güçlenmesini önlemek, bilhassa Mısır üzerinden Hindistan sularında stratejik üstünlüğünü artırmak isteyen İngilizler'e engel olmak. Böylece Fransa'nın ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları korunacaktı.
Evet, Fransa'nın gözü Mısır'da idi. Fransız hükümetleri Orta Doğu'ya hakimiyetin Mısır'da kurulacak bir koloni ile gerçekleşeceğinin farkında olarak, uygun ortam kolluyorlardı. Osmanlı yönetiminde görülen boşluklar, idarenin Mısır halkını ve Memluk beylerini küstürmeleri bu fırsatı doğurmuş gibiydi.
19 Mayıs 1798'de Toulon limanından ayrılan Fransız donanmasının hedefi son derece gizli tutulmuştu. Osmanlı idaresi Fransız donanmasının bu ani hareketi karşısında Mora, Girit ve Kıbrıs'ı tahkim etti. Mısır hiç akla gelmeyen hedefti. Ne zaman ki 450 parçalık donanmayla 60 bin kişilik Fransız ordusu İskenderiye önlerinde göründü, gerçek o vakit anlaşıldı. Ama iş işten geçmişti.
Napolyon Mısır topraklarına ayak bastığında siyasi kurnazlığını göstererek, Türkleri hedef almadan, İstanbul yönetimine kırgın ve hatta kafa tutan Memluk Beyleri'ne yöneldi. "Böl-parçala-yut" taktiği uyguluyordu. İstanbul, olayları kaygıyla izliyordu. Kafasına "Doğunun İmparatoru" olma hedefini koymuş bu genç subayın ihtiraslarının önü kesilmeliydi!

Sivilleri de kılıçtan geçirdi
Mısır harekatını başlattığında Piramitler'in önünde mağrur bir eda ile askerine "Burada dörtbin yıllık tarih sizi seyrediyor" diye hitap eden, Avrupa'nın en büyük birleşik kuvvetlerini birkaç saatte bozan kumandan, Mısır'a ilk ayak bastığı günlerde izlediği hoşgörü politikasını bırakarak asıl yüzünü ortaya çıkartıp, Gazze'ye oradan da Filistin'e doğru ilerlemeye başladı. Yafa'yı ele geçiren Napolyon, şehirdeki on bin kadar asker ve sivili kılıçtan geçirdi. 19 Martta, Filistin'in kuzeyinde çok stratejik bir konumu olan Akka Kalesi önlerine geldi. Evet, Napolyon'u pişman edecek Muhasara başlamıştı!.. Çünkü kaleyi Cezzar Ahmed Paşa gibi bir "İhtiyar delikanlı" savunuyordu!..

"Bir ihtiyarın oyuncağı oldum!"
Mısır Mısır ve Filistin'i kolaylıkla zapteden Napolyon, Akka Kalesi'nin de bir-iki gün içinde düşeceğini hayal etmiş ve Cezzar Ahmed Paşa'ya şu mektubu yazmıştı:
"İşte kalenin duvarları önüne geldim. Bir ihtiyarın geri kalmış birkaç günlük ömrünü almak bana birşey kazandırmaz. Seninle savaşmak istemiyorum. Benimle dost ol ve kaleyi teslim et!"
Cezzar Ahmed Paşa'nın bu mektuba verdiği cevap şudur:
"Hamdolsun gücümüz yetiyor ve elimiz silah tutuyor. Geri kalmış birkaç günlük ömrümüzü de cenklerde geçiririz!"

...Ve savaş başlamıştı!
Ünlü Fransız generali, Paşa'nın bu cevabını okuyunca etrafındakilere: "Anlaşıldı, bu ihtiyar bizim birkaç günümüzü heba edecek ama merak etmeyin, iki gün sonra şehrin ortasındayız" demiş ve bu hayal ile savaşı başlatmıştır...
Napolyon'un Akka muhasarası tam altmışdört gün devam eder. Her gün biraz daha artan baskı hiçbir netice vermez, Fransızlar'ın her hücumu püskürtülür ve ağır kayıplar verdirilir. Yenilmez unvanı taşıyan Napolyon, kale müdafilerinin akıllara durgunluk veren kahramanlığı karşısında şaşırıp kalmıştır. Yüksek rütbeli bir subayını kaleye gönderir ve direnmenin netice vermeyeceğini, şehir teslim edilirse Paşa'nın ordusu ve ağırlıklarıyla beraber istediği yere gitmesine güya müsaade edeceğini bildirir. Ama Cezzar Ahmed Paşa'dan aldığı cevap şudur:
"Devlet bizi bu kaleyi teslim etmek için vezir yapmadı. Ben Cezzar Ahmed Paşa, şehitlik mertebesine ulaşmadan bir karış toprak vermem!.."
Paşa'nın bu cevabı Napolyon'u çileden çıkarır. Yaptığı yeni planlarla topçularına gece-gündüz Akka Kalesi'ni dövdürür. Ne var ki, açılan gediklerden şehre girebilenler Osmanlı süngüsü ile yok edilirler...

"Akka'da durdurulmasaydım"
Bu müthiş hezimetle "kader beni bir ihtiyarın oyuncağı yaptı!" diye avaz avaz haykıran yenilmez unvanlı Napolyon, ordusunun yarısını kayber ve nihayet 21 Mayıs'ta çekilmeye karar verir ve ağırlıklarını kumlara gömüp, Kahire'ye geri döner. Orada da işleri umduğu gibi gitmeyen Napolyon 25 Temmuz 1799'da iki gemiyle gizlice Mısır'dan kaçarken, ordusunu Mısır'da bırakmış bir başkomutan olarak ve hayatının en büyük dersini Osmanlı'dan almış olarak acılar içindedir. Tarih, Napolyon Bonapart'ın şu sözünü kaydediyor:
"Akka'da durdurulmasaydım, bütün Doğu'yu ele geçirebilirdim!"ve Filistin'i kolaylıkla zapteden Napolyon, Akka Kalesi'nin de bir-iki gün içinde düşeceğini hayal etmiş ve Cezzar Ahmed Paşa'ya şu mektubu yazmıştı:
"İşte kalenin duvarları önüne geldim. Bir ihtiyarın geri kalmış birkaç günlük ömrünü almak bana birşey kazandırmaz. Seninle savaşmak istemiyorum. Benimle dost ol ve kaleyi teslim et!"
Cezzar Ahmed Paşa'nın bu mektuba verdiği cevap şudur:
"Hamdolsun gücümüz yetiyor ve elimiz silah tutuyor. Geri kalmış birkaç günlük ömrümüzü de cenklerde geçiririz!"

...Ve savaş başlamıştı!
Ünlü Fransız generali, Paşa'nın bu cevabını okuyunca etrafındakilere: "Anlaşıldı, bu ihtiyar bizim birkaç günümüzü heba edecek ama merak etmeyin, iki gün sonra şehrin ortasındayız" demiş ve bu hayal ile savaşı başlatmıştır...
Napolyon'un Akka muhasarası tam altmışdört gün devam eder. Her gün biraz daha artan baskı hiçbir netice vermez, Fransızlar'ın her hücumu püskürtülür ve ağır kayıplar verdirilir. Yenilmez unvanı taşıyan Napolyon, kale müdafilerinin akıllara durgunluk veren kahramanlığı karşısında şaşırıp kalmıştır. Yüksek rütbeli bir subayını kaleye gönderir ve direnmenin netice vermeyeceğini, şehir teslim edilirse Paşa'nın ordusu ve ağırlıklarıyla beraber istediği yere gitmesine güya müsaade edeceğini bildirir. Ama Cezzar Ahmed Paşa'dan aldığı cevap şudur:
"Devlet bizi bu kaleyi teslim etmek için vezir yapmadı. Ben Cezzar Ahmed Paşa, şehitlik mertebesine ulaşmadan bir karış toprak vermem!.."
Paşa'nın bu cevabı Napolyon'u çileden çıkarır. Yaptığı yeni planlarla topçularına gece-gündüz Akka Kalesi'ni dövdürür. Ne var ki, açılan gediklerden şehre girebilenler Osmanlı süngüsü ile yok edilirler...

"Akka'da durdurulmasaydım"
Bu müthiş hezimetle "kader beni bir ihtiyarın oyuncağı yaptı!" diye avaz avaz haykıran yenilmez unvanlı Napolyon, ordusunun yarısını kayber ve nihayet 21 Mayıs'ta çekilmeye karar verir ve ağırlıklarını kumlara gömüp, Kahire'ye geri döner. Orada da işleri umduğu gibi gitmeyen Napolyon 25 Temmuz 1799'da iki gemiyle gizlice Mısır'dan kaçarken, ordusunu Mısır'da bırakmış bir başkomutan olarak ve hayatının en büyük dersini Osmanlı'dan almış olarak acılar içindedir. Tarih, Napolyon Bonapart'ın şu sözünü kaydediyor:
"Akka'da durdurulmasaydım, bütün Doğu'yu ele geçirebilirdim!"

Bazı kaynaklara gore :
bu savasa bir kac gurup 5-7 bin arası mogol cetesi savasa karısmıştır. Napolyon mogol guruplarını bastırmıs ve mogol gruplarından saga 100 200 asker kalmıstır. bU sıralarda Fransada almanları destekleyen bir grup cete ingilizleri destekleyen baska bir cete ile kargasa içinde bulunmakta oldugu için akka'ya asker getirememiştir. Napolyon Türk ordusuna hayrandı.Türkler öldürülebilir ama asla yok
edilemezler demiştir bunun yanı sıra bana Türklerden oluşan bir ordu verin
tüm Dünya’yı fethedeyim dediği söyler türklerin yannda bir güç olduguna inanırdı ancak yine kendisine göre başta Sultan’ın Osmanlısı tüm Asya’ya hakim olmasını Türk-İngiliz birleşik savunmasına karşı bozguna uğradığı Akka engellemiştir.

farao
 

osmanlı ve inanılmaz gucu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
teknisyenarif mütavazı net :: *****EDEBİYAT BÖLÜMÜ***** :: ***EDEBİYAT*** :: Osmanlı Köşesi-
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar